Yaşamak; nefesimiz yettiği kadar, yüreğimiz el verdiği kadar. Biliyorum sende de olduğu gibi hepimizin tek derdi bu. Yalnız değilsin yani, o yüzden rahat ol ve samimice yüreğinin kapılarını aç kendine. Bir sonraki kapıyı girebilmek için öncelikle kendi duvarlarını kırarak, dünyanı görebilecek bir pencere açmalısın.
Unutma kapılar güzeldir, sana ötesini gösterebildiği için, anlayacağın duvarlar gibi yalnız değildir. Tek derdin düşündüğün gibi, yazdığın söylediğin gibi yaşamak değil mi? Dedim ya biliyorum. Esasen seni tanıyorum. İnsanız işte üç aşağı, beş yukarı aynı düşünen varlığız. düşünmeyen sorgulamayanlar da var bu hayatta unutma. Düşünebilmen bile büyük bir şey, diğerlerine nazaran. Bu hayatta kimi yaşadığını zanneder, kimiyse gerçekten yaşar! Anı yaşar, günü kavrayarak; dününe takılmadan, yarına sıçramadan bu anda, sadece ve sadece şu yaşadığın anda yaşarlar. Anlar sadece anlar. Sahi öyle bir şiir var. İlk okuduğumda çok etkilendiğim, ve her okuyuşumda aynı hissiyatla etkilendiğim. Şiir şöyle devam ediyor; yeniden başlayabilseydim eğer, sadece mutlu anlarım olurdu, anlar sadece anlar. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varırdım. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum ölüyorum.
Dünyanın en güzel şiiri bu şiir: Anlar. Okumanı şiddetle tavsiye ederim ama hemen şimdi, ertelemeden şu an. Anı yaşa içinde bulunduğun sadece şu anı, o yüzden hemen aç oku şiiri ve iliklerine kadar hissetmeye çalış o duygu yoğunluğunu. Kendini 85'inde hisset mesela, özümseyerek oku. Zamana hiç bir şeyi erteleme, bakarsın sonrası olmaz. Zaman bazen işe yaramaz, bu bahaneye sığınarak yaşanmaz, zaman sadece unutturur, hevesini azaltır, ruhunu kasvetiyle ağırlaştırır. Sen iyisi mi şimdiden öğren daha çok zaman kaybetmeden. Hiçbir şey için geç değil. Sen saniyelerin nabzını şu andan itibaren tutmalısın, sona yakın bir an da değil. Yaşamak büyük bir kelimedir dostum, öyle göründüğü gibi yedi harften ibaret değildir, içinde koskocaman bir hayatı taşır. Çünkü yaşamak; ölmek riskini göze almaktır. Son anının ne zaman geleceğini hiç kimse bilemez. Kır duvarlarını; hemen kendine yaşam pencereni aç, dünyayı görebilecek bir kapın olsun. Yüreğinden açılan; içinde can bulan, güneşi hissettiren bir kapın...
Bugün bana kalbin ne fısıldadı biliyor musun? Keşfedilmemiş yollar var, yüreğinin haritasında. En az benim kadar sen de biliyorsun. O fısıltıya kulak ver! Önce kendinle barışmalısın, küskünlüğe inat! Tüm hücrelerine yerleştir tek doğruyu! Ben varsam, yaşam var! Kuru kuru yaşamayacaksın! Madem nefes alıyorsun nefes vermek için alırsan sen sadece yaşadığını zannedersin. Yaşaman lafta olmasın, iliklerine kadar hissetmelisin! Önce kendi ülkeni keşfet! Rotan belliyken ne diye düşünüyorsun ki. Zaten yeterince zaman kaybetmedin mi? Ne kadar zamanının kaldığı meçhul. Dün geçti gitti, yarınsa hiç gelmeyebilir. Bir tek şu yaşadığın an var zamanında. Şuan var olan tek zaman diliminde yaşarken, onu da yarını hesaplayarak, dünü yargılayarak geçiremezsin! Ruhun ne kadar bedenindeyse, o kadar anı yaşarsın! Kim bilir ne kadar çok yargıladın kendini.

Bir insanın kendine yapabileceği en büyük kötülük, kendi farkına varamamasıdır. Ruhunun gücünü kalbiyle keşfedememesidir. Özgür yaratılmışken; kendisini kendinde köleleştirmesidir. Böyle yapan insanlar zannettiklerinden öteye gidemezler işte. Unutma ve daima hatırla! Ruhun ve kalbin özgür olsun! Ah Dostum unutma! İnsan aşılması gereken bir şeydir! Önemli olan başkalarını geçmen değil ki, dünde ki kendini aşmandır. Bir başkasını aşmaya çalışmak en büyük yanılgıdır, her şeyden öte gereksiz, bunda başarılı dahi olsan kendine yenilirsin ne gerek var. Üstelik bunun sonucunda samimiyetini kaybedersin. Hiç uğraşma o yüzden samimiyet insanı insan yapan en önemli değerdir. Onu kaybeden yüreğini kaybeder. Cesaret ilk adımdır. Açtığın pencerelerden hayata bakmayı dene, bakış açını değiştir.
Kendinle tanışmaktan korkma! Ver elini yüreğine, memnun ol kendinden. Tanışma cesaretini yakaladığın için övün, cesaretsizlerin korkaklığına inat! Geç değil hiç bir şey için. Kabullendiğin tüm rolleri, giydiğin tüm kimlikleri çıkar bırak bir kenara. Uzak bir ihtimal değil! Yaparsın yapmak istediğin zaman. Hemde en iyisini yapabilirsin. Yeter ki elinin değdiği her işe, yüreğini kat. Ruhunu adadığın işte, ne olursa olsun başarısızlık imkansız. Dolu dolu, dop dolu yaşa! Yaşa ki aldığın nefesleri boşa vermeyesin! Bak yazıyı okumaya başlamadan önce nasıldın? Şimdi nasılsın? Her şey değişir, tıpkı sen gibi... Gelişim varsa değişim olduğundandır. Yüreğinin haritasını al eline, rotan belli takip et yeter! Barış yaşamınla, zamanınla, anlarınla...
Sonra haykıracaksın evrene... Hey Hayat! Yaşıyorum Seni! Aldığın nefesleri yaşamına değdirmeden vermemen umuduyla... Gerçekte laftan öteye gidip, yaşayabilmen umuduyla...